Git-Gel
- meltem nur tunçay
- 12 Ara 2022
- 1 dakikada okunur
Canım.
Mektubun elime ulaştı, hemen açamadım. Seninle zaman geçirecekmiş gibi hazırlanmak istedim. Ne giyeceğime, saçlarımı nasıl örmem gerektiğine karar vermem sürdü biraz. Heyecanım mektupla arama giriyor, açılmamış zarfın varlığı beni daha da heyecanlandırıyordu. Nihayet aldım elime, kokladım ilkin, kısa bir süre önce senin ellerinin buralarda gezdiği fikri…
“Gel” demişsin, “burası güzel”, “burası yeni”, “burası heyecanlı” demişsin. Yeni bir destek paketi de açıklamış hem hükümet. “Baksana bütün işaretler senin buraya gelmen yönünde.” O an okumayı bıraktım. Ruhum kanatlandı, bir çırpıda valiz hazırladı, tren biletini aldı, belgelerini hazır etti, yolluk bir şeyler hazırlamayı da unutmadı, hatta kalktı yola koyuldu da vardı senin yanına. Tam sarılacakken, sınırına gelmiş daha fazla uzayamayacak bir paket lastik gibi hızla başlangıç noktasına döndü.
Elimde mektubun, devam edecek gücü bulmak için şöyle derin bi nefes aldım, aldığımdan daha derinini boşalttım. Bütün içimi dışarıya üflercesine. Sonrası da hep böyle geldi. Sen çağırdıkça koştu içim sana. Her seferinde koştuğundan hızlı döndü oturdu yerine. Bir gelişimde sabah başka yerde uyanacak olmanın fikri aklımı aldı da döndüm. Diğerinde ailem ne olacak dedim, bir başkasında bahçem geldi gözümün önüne çok severim bilirsin. Hatta bak çok ilginç, bir dönüşüm kanepeye kendi ellerimle yeni diktiğim örtü yüzünden oldu. Ne yani hiç oturmayacak mıyım üzerine?
Nasıl oluyor da aynı anda iki yerde olmayı da istiyorum? Olduğum yerde kalarak da seçim yapmıyor muyum? Kararsızlığın kendisinin seçenekler arasında taraf tuttuğunu söylesem delirdiğimi düşünür müsün? Oysa nasıl özlüyorum seni. Sana git derken bilmiyordum bunun böyle olacağını. “Git, gelirim ben de” demek kolaymış. Keşke birlikte gitseydik. Ya da kalsaydık birlikte. Seçim yapmak zorunda olmak zaten zorken bu seçimin taraflarından birinde senin olman beni öldürüyor.
Sahi sen nasıl bu kadar cesur olabildin?
Meltem Nur Angay
コメント